Bilim insanları, son dönemde popüler hale gelen ve belirli bardaklarda bekletilen suyun moleküler yapısının değiştiğini, bu "altgen su" veya "yapılandırılmış su"nun hücrelere daha iyi nüfuz ettiğini öne süren iddiaları kesin bir dille çürüttü. Yapılan kapsamlı analizler, bu iddiaların fizik ve kimya kanunlarıyla çeliştiğini ve bir pazarlama aldatmacası olduğunu ortaya koydu.
Suyun Dinamik Yapısı ve İddiaların Çöküşü
Araştırmalar, sıvı suyun durağan bir yapıya sahip olmadığını gösteriyor. Su molekülleri arasındaki hidrojen bağları, saniyenin katrilyonda biri (femtosaniye) gibi inanılmaz kısa bir zaman ölçeğinde sürekli olarak kopmakta ve yeniden oluşmaktadır. Bu nedenle, bir bardağın içinde oluştuğu iddia edilen herhangi bir özel moleküler düzen, su ağzınıza gelene kadar binlerce kez bozulup yeniden yapılanmış olur. Dolayısıyla, bardağın malzemesinin suyun yapısı üzerinde kalıcı veya biyolojik olarak anlamlı bir etkisinin olması bilimsel olarak imkansızdır.
İddiaların dayanağı olarak gösterilen "H₆O₃" formülü ise kimyasal açıdan anlamsız bulunuyor. İki H₂O molekülünden bir H₆O₃ oluşması için fazladan hidrojen atomları gerekmekte ve bu da gerçekte gerçekleşmeyen bir kimyasal reaksiyon anlamına gelmektedir. Bu formül, insan dokusu için zararlı olan hidrojen peroksite (H₂O₂) daha yakındır.
Aquaporinler ve Molekül Geçişi Gerçeği
Hücre zarlarındaki su kanalları olan aquaporinlerin keşfi (2003 Nobel Ödülü) doğru olsa da, bu kanalların tek tek su moleküllerinin geçişine izin verdiği bilinmektedir. "Su kümesi" kavramının sıvı su için geçerli bir tanım olmadığı, suyun aquaporinlerden her zaman tek moleküller halinde veya çok hızlı bir dizilişle geçtiği vurgulanıyor. "Küçük kümelerin daha kolay geçtiği" iddiası, sıvı suyun temel fizikokimyasıyla doğrudan çelişmektedir.
Bardakların Gerçek Etkileri Neler?
Bilim, bardakların suyun moleküler yapısını değiştirmediğini söylerken, suyun kimyasal bileşimi ve duyusal özellikleri üzerinde sınırlı etkileri olabildiğini kabul ediyor. Cam bardaklar genellikle en inert malzeme olarak suyun tadını değiştirmez. Plastik bardaklar ise düşük kaliteli olduklarında suya kimyasal karıştırabilir veya tadını etkileyebilir. Çömlek ve seramik bardakların gözenekli yapısının suyu serin tutması, moleküler bir değişimden değil, buharlaşma yoluyla soğutmadan kaynaklanır. Önemli olan, sırlanmamış çömleklerin suya ağır metallar karıştırabileceği uyarısıdır; bu bir yapı sorunu değil, bir kirlilik sorunudur.
Etkili Hidrasyonun Gerçek Sırları
Araştırma, etkili hücresel hidrasyonun pahalı "yapılandırılmış su" ürünlerine değil, temel fizyolojik prensiplere dayandığını ortaya koyuyor. Bu prensipler şunlardır:
* Yeterli Su Alımı: Vücut ağırlığı, aktivite düzeyi ve iklime göre yeterli miktarda su içmek.
* Elektrolit Dengesi: Ter ve idrarla kaybedilen sodyum, potasyum gibi elektrolitleri yerine koymak. Özellikle yoğun egzersiz sonrası sadece su içmek yetersiz kalabilir.
* Su İçeriği Yüksek Gıdalar: Karpuz, salatalık gibi meyve ve sebzelerle sıvı alımını desteklemek.
Sonuç olarak, bilim dünyası "altgen su" iddialarını net bir şekilde reddediyor. Hücreleri daha iyi hidrate etmenin yolu, pahalı ve bilimsel dayanağı olmayan ürünlerden geçmiyor; yeterli ve düzenli su tüketimi ile sağlıklı bir yaşam tarzından geçiyor.








Yorumlar
Yorum Yap